Euro 2024 Çeyrek Final maçında Hollanda karşısında 1-0 öne geçmesine rağmen skoru koruyamayan Türkiye A Milli Futbol takımımız, turnuvaya veda etti. Yaşanan mağlubiyetin ardından birçok kişi teknik direktör Vincenzo Montella’ya sitem etti. Sitem eden isimlerden biri olan Adnan Menderes Üniversitesi(ADÜ) Rektörü Bülent Kent, sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. Montella’yı hedef alan Kent, “Maçı senin yüzünden kaybettik” ifadelerine yer verdi.
Sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, “Ah Montella değişiklik yapmak için bu kadar beklenir mi? 70. Dakikaya kadar öndeyiz. Geriye kalmış 20 dakika. 5 dakikada bir değişiklik yap hem oyunu soğut, hem de dinlenmiş oyuncu al. Maçı senin yüzünden kaybettik” ifadelerine yer verildi.
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Spor Bilimleri Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Eğitimi Bölümü pasif yüksek lisans öğrencisi B.A, yaşadığı taciz ve mobbing olaylarını detaylarıyla anlattı. Öğrencinin iddialarına göre, başarıyla kazandığı ve devam ettiği yüksek lisans eğitiminde yaşadığı olumsuzluklar, akademik ve kişisel hayatını derinden etkiledi.
2022 yılında lisans eğitimini dereceyle tamamlayan B.A, aynı yıl yüksek lisansa kabul edilerek akademik kariyerine başarılı bir başlangıç yaptı. Yüksek Lisans mülakatında Doç. Dr. Ç.D. de yer aldı. Doç. Dr. Ç.D., B.A’ya mülakat sonunda danışman olarak kendisini seçmesini tavsiye etti. Öğrenci, kendi bölümü olan beden eğitimi bölümünde ilerlemeye karar vererek Ç.D’yi danışmanı olarak seçti.
B.A yaptığı açıklamada, “2022 yılında lisans eğitimimi dereceyle bitirip aynı yıl yüksek lisansı dereceyle kazanmış bir öğrenciydim. Yüksek Lisans mülakatımda Doç. Dr. Ç.D. de bulunmaktaydı. Diğer hocalarım ve Ç.D.’nin sorularına karşı doğru yanıtlarımla beni başarılı buldular. Mülakat bitişinde Ç.D. danışman olarak onu seçmemi belirtti ve mülakattan ayrıldım. Aynı zamanda antrenörlük bölümünü de kazanmıştım. Kayıt yaptırma sürecinde Ç.D. ile iki defa okulda karşılaştık ve Beden Eğitimi Bölümünü seçmemi tavsiye ederek, danışman olarak tekrar onu seçmemi istedi. Beden eğitimi olan kendi bölümümde ilerlemeye karar verdim. Danışman olarak Ç.D.’yi seçtim. Lisans Döneminde Ç.D. ile kişisel sohbetimiz olmamasına rağmen başarılı öğrenci olduğumu düşünerek onu seçmemi istediğini düşündüm. Danışmanım Ç.D. beni asistan olarak görüp kendisi ile sürekli araştırma yapmak ve yardım için beni odasına davet ediyordu. Uzun zaman geçtikten sonra iletişimimiz arttı. Aynı zamanda üniversitemizde Ç.D.’nin eşi Sağlık Hizmetleri MYO kadrosundan Öğr. Gör. E.D. Spor Bilimleri Fakültesinde doktora yapmakta olup görevlendirme olarak fakültemizde çalışmaktadır. Kendisi ile iletişimimiz gayet iyiydi. Ç.D. aksine çalışkan ve öğretici olduğu için ödevlerimde danıştığım saygı duyduğum hocaydı” dedi.
Öğrenci, danışmanı Doç. Dr. Ç.D. ile zamanla artan iletişim ve iş birliğine rağmen, bu ilişkiyi kötüye kullanma ve taciz iddialarıyla karşı karşıya kaldı. Danışman hocanın eşi, Öğr. Gör. E.D.’nin, öğrenciyi eşine cilve yapmak ve elde etmeye çalışmakla suçladığını belirtti. Bu durumun ardından, B.A. kendisine karşı ağır ithamlar ve psikolojik baskıların başladığını ifade etti.
Öğrenci B.A, CİMER’e gönderdiği şikayet dilekçesinde, Ç.D’nin eşi E.D.’nin, kendisini tehdit ederek danışmanını değiştirmesi için dilekçe yazmasını istediğini, aksi takdirde okuldan uzaklaştırılmakla tehdit ettiğini iddia etti. Ayrıca, E.D.’nin üniversitede ve spor camiasında kendisi hakkında olumsuz dedikodular yayarak psikolojik baskıyı artırdığını belirterek, “15 Şubat 2023 tarihten itibaren E.D. eşine karşı cilve yaptığımı ve elde etmeye çalıştığımı ima ederek beni suçlamış ve bana telefondan ağır ithamlarda bulunarak taciz etmiş ve okulumla ilgili mobbing uygulamaya başlamıştır. Danışmanımı değiştirip dilekçe yazmam için tehditte bulunmuşlardır. Depremden dolayı derslerin uzaktan olması derslerde kolaylık sağlasa da psikolojik olarak bana baskı, taciz, mobbing uygulanması, okuldan attırmakla tehdit edilip, E.D. tarafından ilde, gençlik spor kurumunda, üniversitede eşini savunup adımı kötüye çıkartmıştır. Üniversitede ve spor camiası olayı aleyhime duymuştur. Bunun sonucunda psikolojimin bozulmasıyla 5 ay psikolojik tedavi gördüm. Şikayetimi yapmak için psikolojimin hazır olmasını bekledim. Kendileriyle iletişim yollarını kesmiş olmama rağmen yakın zamana kadar Ç.D.’den mail, E.D.’den mesaj aldım. Bu psikolojimi tekrar etkilemektedir. Bu olay okul hayatımın bitmesine, geleceğime zarar vermiş, kişilik haklarımı zedelemiştir. Tüm belgelerim yüklüdür. E.D.ye karşı kadın olarak anlayış göstermekteyim. Ama yaptığı hakaretleri görmezden gelemem” ifadelerini kullandı.
ADÜ’de skandal iddia!
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Spor Bilimleri Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Eğitimi Bölümü pasif yüksek lisans öğrencisi B.A, yaşadığı taciz ve mobbing olaylarını detaylarıyla anlattı. Öğrencinin iddialarına göre, başarıyla kazandığı ve devam ettiği yüksek lisans eğitiminde yaşadığı olumsuzluklar, akademik ve kişisel hayatını derinden etkiledi.
2022 yılında lisans eğitimini dereceyle tamamlayan B.A, aynı yıl yüksek lisansa kabul edilerek akademik kariyerine başarılı bir başlangıç yaptı. Yüksek Lisans mülakatında Doç. Dr. Ç.D. de yer aldı. Doç. Dr. Ç.D., B.A’ya mülakat sonunda danışman olarak kendisini seçmesini tavsiye etti. Öğrenci, kendi bölümü olan beden eğitimi bölümünde ilerlemeye karar vererek Ç.D’yi danışmanı olarak seçti.
B.A yaptığı açıklamada, “2022 yılında lisans eğitimimi dereceyle bitirip aynı yıl yüksek lisansı dereceyle kazanmış bir öğrenciydim. Yüksek Lisans mülakatımda Doç. Dr. Ç.D. de bulunmaktaydı. Diğer hocalarım ve Ç.D.’nin sorularına karşı doğru yanıtlarımla beni başarılı buldular. Mülakat bitişinde Ç.D. danışman olarak onu seçmemi belirtti ve mülakattan ayrıldım. Aynı zamanda antrenörlük bölümünü de kazanmıştım. Kayıt yaptırma sürecinde Ç.D. ile iki defa okulda karşılaştık ve Beden Eğitimi Bölümünü seçmemi tavsiye ederek, danışman olarak tekrar onu seçmemi istedi. Beden eğitimi olan kendi bölümümde ilerlemeye karar verdim. Danışman olarak Ç.D.’yi seçtim. Lisans Döneminde Ç.D. ile kişisel sohbetimiz olmamasına rağmen başarılı öğrenci olduğumu düşünerek onu seçmemi istediğini düşündüm. Danışmanım Ç.D. beni asistan olarak görüp kendisi ile sürekli araştırma yapmak ve yardım için beni odasına davet ediyordu. Uzun zaman geçtikten sonra iletişimimiz arttı. Aynı zamanda üniversitemizde Ç.D.’nin eşi Sağlık Hizmetleri MYO kadrosundan Öğr. Gör. E.D. Spor Bilimleri Fakültesinde doktora yapmakta olup görevlendirme olarak fakültemizde çalışmaktadır. Kendisi ile iletişimimiz gayet iyiydi. Ç.D. aksine çalışkan ve öğretici olduğu için ödevlerimde danıştığım saygı duyduğum hocaydı” dedi.
Öğrenci, danışmanı Doç. Dr. Ç.D. ile zamanla artan iletişim ve iş birliğine rağmen, bu ilişkiyi kötüye kullanma ve taciz iddialarıyla karşı karşıya kaldı. Danışman hocanın eşi, Öğr. Gör. E.D.’nin, öğrenciyi eşine cilve yapmak ve elde etmeye çalışmakla suçladığını belirtti. Bu durumun ardından, B.A. kendisine karşı ağır ithamlar ve psikolojik baskıların başladığını ifade etti.
Öğrenci B.A, CİMER’e gönderdiği şikayet dilekçesinde, Ç.D’nin eşi E.D.’nin, kendisini tehdit ederek danışmanını değiştirmesi için dilekçe yazmasını istediğini, aksi takdirde okuldan uzaklaştırılmakla tehdit ettiğini iddia etti. Ayrıca, E.D.’nin üniversitede ve spor camiasında kendisi hakkında olumsuz dedikodular yayarak psikolojik baskıyı artırdığını belirterek, “15 Şubat 2023 tarihten itibaren E.D. eşine karşı cilve yaptığımı ve elde etmeye çalıştığımı ima ederek beni suçlamış ve bana telefondan ağır ithamlarda bulunarak taciz etmiş ve okulumla ilgili mobbing uygulamaya başlamıştır. Danışmanımı değiştirip dilekçe yazmam için tehditte bulunmuşlardır. Depremden dolayı derslerin uzaktan olması derslerde kolaylık sağlasa da psikolojik olarak bana baskı, taciz, mobbing uygulanması, okuldan attırmakla tehdit edilip, E.D. tarafından ilde, gençlik spor kurumunda, üniversitede eşini savunup adımı kötüye çıkartmıştır. Üniversitede ve spor camiası olayı aleyhime duymuştur. Bunun sonucunda psikolojimin bozulmasıyla 5 ay psikolojik tedavi gördüm. Şikayetimi yapmak için psikolojimin hazır olmasını bekledim. Kendileriyle iletişim yollarını kesmiş olmama rağmen yakın zamana kadar Ç.D.’den mail, E.D.’den mesaj aldım. Bu psikolojimi tekrar etkilemektedir. Bu olay okul hayatımın bitmesine, geleceğime zarar vermiş, kişilik haklarımı zedelemiştir. Tüm belgelerim yüklüdür. E.D.ye karşı kadın olarak anlayış göstermekteyim. Ama yaptığı hakaretleri görmezden gelemem” ifadelerini kullandı.
Öğrenci B.A., danışman hocası tarafından taciz içeren mesajların olduğunu ve sık sık aramaların olduğunu söyleyerek, “O dönemlerden danışman hocamdan sürekli mesajlar aldım. Ekran görüntüleri tüm belgeler elimde. Hocamın eşi E.D., bana atılan mesajları görmediği için telefon kayıtlarından dolayı beni suçlamıştı. Ben her konuda mağdur edildim. Psikolojik olarak kendimi toparladım. En kısa zamanda okuluma devam edeceğim” ifadelerine yer verdi.
Tüm belgeleriyle birlikte Cumhuriyet Savcılığına şikayette bulunacağını ifade eden öğrenci, maddi ve manevi kayıpları doğrultusunda haklarını arayacağını belirtti. Öğrenci, yaşadığı olayların akademik ve kişisel hayatını olumsuz etkilediğini, kişilik haklarının zedelendiğini ve geleceğinin zarar gördüğünü belirterek, gerekli yasal işlemlerin yapılmasını talep etti. Özellikle Doç. Dr. Ç.D. hakkında gerekenin yapılması için CİMER’e şikayet dilekçesini ilettiğini ifade etti. (SELİME AYDEMİR)
Kültür Ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü Neşe Çıldık’ın, bakan adına yaptığı yazılı açıklamada, zorunlu tutulan ‘Turizm İşletmesi Belgesi’ alamayan 2.426 işletme hakkında yasal sürecin başlatıldığını belirtilerek şöyle denildi:
“2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 5 inci maddesinde yetkili idare tarafından işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilen konaklama işletmelerinin bu ruhsatı aldıkları tarihten itibaren altı ay içinde Bakanlığımızdan turizm işletmesi belgesi almaları zorunlu tutulmuş, bu belgeyi yasal süre içerisinde alamayan konaklama tesisleri ile basit konaklama turizm işletmesi belgesi bulunmayan tesislerin faaliyette bulunamayacakları; Kanunda belirtilen süreler içerisinde turizm işletmesi belgesi almayan konaklama işletmelerinin işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının iptal edileceği düzenlenmiştir.”
74 SAYFALIK LİSTE YAYIMLANDI VE ACENTALAR UYARILDI…
Açıklamanın son bölümünde özellikle, Turizm İşletmesi Belgesi alamayan işletmelerin tanıtım, satış ve organizasyonunun yapılmaması gerektiğine dikkat çekerek seyahat Acenteleri uyarıldı.
KONUYLA İLGİLİ 6 AY ÖNCE UYARI YAPILMIŞTI…
Bakanlığın yaptığı açıklama şu şekilde:
“Buna göre; Bakanlığımıza iletilen ve yapılan ön incelemede belgesi bulunmadığı tespit edilen yazımız ekli listede bilgileri yer alan tesisler ile bu liste dışında olup da Turizm İşletmesi Belgesi ve Basit Konaklama Turizm İşletmesi Belgesi bulunmayan işletmelerin yasal olarak faaliyette bulunmaları mümkün olmadığından, bu işletmelerin reklam, tanıtım, pazarlama ve satışlarının yapılmaması ve yapılan var ise tarafınızdan ivedilikle kaldırılması gerekmektedir. Aksi halde hakkınızda yasal işlem uygulanacağı hususunda bilgilerinizi ve gereğini önemle rica ederim.”
AYDIN’DAKİ İŞLETME SAYISI 32 OLARAK AÇIKLANDI…
Öte yandan bakanlık tarafından yayımlanan ve kapatılacağı duyurulan 2 bin 426 ‘turizm işletmesi belgesi’ alamayan işyerinin arasında ,Aydın’dan da aşağıdaki listede isimleri bulunan 32 firmanın yer aldığı duyuruldu,
Listede Adnan Menderes Üniversitesi’ne ait Sosyal Tesislerinin bulunması dikkat çekti.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’dan Sert Uyarı Gelmişti
Öte yandan Kültür ve Turizm Bakanı Nuri Ersoy’da geçtiğimiz aylkarda yaptığı açıklada, 3 bin otelin henüz “Turizm İşletme Belgesi” almadığına dikkat çekmiş bu otellerin belirlenen tarihe kadar belge almaması durumunda kapatılacağını açıklamıştı.
Otellerin Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan “Turizm İşletme Belgesi” almasının zorunlu olduğunu hatırlatan Ersoy, valiliklere gönderilen yazılarla, 4 bin belgesiz tesisten bininin belge aldığı bilgisini paylaştı.
Kalan 3 bin otel için süreyi daralttıklarını, belge almayan otellerin kapanacağını söyleyen Ersoy, günlük kiralanan turizm konutlarında da benzer problemlerin yaşandığına dikkat çekti.
İskanı ve ruhsatı olmayan villaların da turizm konutu belgesi için başvurduğunu söyleyen Turizm Bakanı, özellikle sahil kesimlerinde bu durumun çok fazla görüldüğünü ifade etti. Ersoy, “İskanı, ruhsatı olmayan villalar yapılmış. Bunlara “Turizm Konutu Belgesi” isteniyor. Dağ, taş villa dolmuş. Özellikle sahillerde bu durum çok fazla. ” Belediye bana göz yumuyor, siz de göz yumun” diyor. Biz göz yummayacağız. Bundan sonra her şey kayda alınacak” diye uyardı.
Sahte delil üreterek iftira suçunu işlediği istinaf tarafından da onaylanan Cavit Bircan, Ayla Ekin Deniz ve Suat Deniz ekibinin aralarındaki yazışmalardan ortaya çıkan acınası ve komik hallerini önceki haberlerimizde işlemiştik. Hem akademi çevrelerinde (Cavit Bircan’dan dolayı) hem de medya çevrelerinden büyük yankı uyandıran haberimiz dolayısıyla birçok teşekkür mesajı aldık. Her iki camiada da sepetteki çürük elmaların ayıklanması adına verdiğimiz mücadele için destek ve teşekkürlerini bildirdi.
Kirli ve ucuz ilişkilerin merkezindeki bu ekibin, gerek toplumda gerekse kurumlarda hiçbir itibarı kalmazken; ADÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Kent ve Rektör Yardımcısı Prof. Cemal İyem ile olan yakınlıkları hayli şaşırttı. Bu ilginç ve bir o kadar da skandal iddiaya bir bakalım dediğimizde, karşımıza ilk çıkan Suat Deniz’in “sözde gazetecilerin” sosyal medyalarındaki rektör ve rektör yardımcısına yaptığı övgüler oldu. Paylaşımlardan anlaşılan o ki, sayın rektörümüz ve rektör yardımcımız sözde gazetecilerin sağlığıyla yakından ve bizzat ilgileniyor. ADÜ gibi büyük bir kurumun tepesindeki iki isim Prof. Dr. Bülent Kent ve Prof. Dr. Cemal İyem, onca işin arasında bu ekibin sağlığıyla ilgileniyorsa?
Malum ekipteki, yani kirli ve ucuz ilişkilerin merkezinde olup, “gönlümden geçenin miktarı verdim” diyerek sözde gazetecileri talimatlarıyla yöneten Cavit Bircan’ın da Prof. Dr. Bülent Kent ve Prof. Dr. Cemal İyem ile yakınlıkları ayrı bir iddia konusu. Bu konuya da bakalım dediğimizde karşımıza ilk çıkan Cavit Bircan döneminden kalma; gerek akademik gerekse idari birçok kişinin yeni yönetimde yer aldığı ve bu kişiler eliyle Cavit Bircan’ın süreçte aktif rol oynadığı iddialarıdır.
Bu konuyu derinlemesine araştırdığımızda (Bülent Kent-Cemal İyem ile malum ekibin arasındaki ilişkileri) karşımıza birçok skandal iddia çıkıyor. Belli ki birçok başlığın olduğu ve uzun soluklu bir haber dizisi bizi bekliyor. Bir kısmı medyaya da düşen bu başlıkların bir kısmını yazarak bugünkü yazımıza son veriyoruz:
İstifa eden dekanlar
Hastaneden ayrılan çok kritik doktorlar
Akraba atamaları (astronomik maaşlarla)
Haksız yere işten çıkarılan onlarca personel
Çıkarılanların yerlerine alınanlar
Personele mobbing
Hükümsüz inceleme ve soruşturma
Yemek ihaleleri (belgeleriyle)
Utanç duvarı
İktisadi işletme
İhaleler
İstifası istenen rektör yardımcısı süreci ve FETÖ
Bu iddiaları detaylandırarak ve yeni gelişmeleri aktararak sizleri bilgilendirmeye devam edeceğiz.
Yükseköğretim Kurulu’nun Fırat Üniversitesi dahil 16 üniversite için rektör adaylığı başvurularının başlamasının ardından Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş yeniden rektörlük başvurusunu yaptı.
Yükseköğretim Kurulu geçtiğimiz günlerde Fırat Üniversitesi dahil 16 üniversite için rektör adaylığı başvurularını kabul etmeye başlamıştı. Bu kapsamda Fırat Üniversitesinin mevcut rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş yeniden rektörlük için resmi başvurusunu gerçekleştirdi.
4 YILDA SAYISIZ BAŞARI
14 Ağustos 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından göreve atanan Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, geçtiğimiz dört yıldan bu yana Rektörlük görevini yürütüyor.
Görev süresi boyunca başarılı çalışmalara imza atan Rektör Göktaş, Fırat Üniversitesi’nin 2021 yılında Araştırma Üniversitesi olması ve Dünya Üniversiteleri Etki Sıralamasında 601-800 bandında yer almasında yoğun gayret gösterdi.
02:00
News
